Atina-Ankara geriliminde Yunanistanlı Aleviler!

HAKAN GÜNEŞ

2021.04.21 04:00

Devletin dış siyaseti hükümetin parti çıkarlarına, hele de o partinin mezhepçi siyasetine indirgenirse ne mi olur? 10 yıldır Türk Dış siyasetinde neler oluyorsa onlar olur. En son Yunanistan’la yaşanan Türklük-Müslümanlık-Alevilik tartışması Avrupa’daki neredeyse her ülke ile yaşanan daha büyük bir iç işlerine müdahale ve bunun içine zerk olunmuş mezhepçilik tartışmasının küçük bir yansıması sadece.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias’ın 15 Nisan’da gerçekleşen basın toplantısında tartışma çıkmıştı. Türkiye ve Yunanistan arasındaki katalog gerilimlerin hepsini Dendias’ın diplomatik üsluba pek de uymayan bir şekilde listelemesi ile ortalığın karıştığı şu meşhur basın toplantısından bahsediyorum.

Asimilasyoncu bir ulus-devlet olarak Yunanistan’ın kendi içinde izlediği 100 yıllık siyaseti, örneğin mübadele ile bu ülkeye göç ettirilen Karamanlı Türk Ortodoks Hristiyanları etnik olarak nasıl yunanlıştırdıkları yahut Makedonları yani kuzey Yunanistan Slavlarını 3 kuşakta nasıl zorla Elenleştirdiklerini sadece başlık olarak anıp dış politik bağlamı da olan Yunanistan Alevileri konusuna gelelim.

Dendias’ın Ankara temaslarında “Yunanistan Türk Azınlığı” kavramı yerine “Yunanistan Müslümanları” kavramı kullanması tartışma konusu oldu. Aslında bu da eski bir tartışma. Yunanlılar Türk azınlık yerine Pomak, Türk ve Çingene Müslümanlar demeyi tercih etmekte, Türkiye ise hem ideolojik olarak ezberinden çıkamadığı hem de bu kesimlerin toplamı üzerinde etkisini bir tekel ile sürdürmek için herşeyi içine alan bir Türk kavramını kullanmakta.

YENİ OLAN BİR ŞEY VAR: YUNANİSTAN’DA CEMEVİ!

Yunan Dışişleri Bakan’ının Ankara ziyareti ile eş zamanlı olarak Yunanistan’ın ilk resmi ruhsatlı Cemevi’nin hizmete girmesi tartışmaları yakından izleyenler için tabiri caiz ise “şok gelişme” idi.

Gazete Duvar’ın haberine göre, Yunanistan Eğitim Bakan Yardımcısı Aggelos Sirigos, Evros eyaletindeki Megalo Dereio’de bulunan Cemevini Yunan Dışişleri ziyaretinden kısa süre önce ziyaret etmişti. Sirigos’a ziyaretinde bakanlığının üst düzey yetkilileri eşlik etmiş, Yunan Bakan Orfeas Belediye Başkan Yardımcısı Yusuf Koca ile bir araya gelirken, bölge sakini Alevi vatandaşlarla da fikir alışverişinde bulunmuştu. Yunanistan yerel basınına yansıyan son bilgilere göre, bu ziyaretin ardından söz konusu cemevi dini ve sosyal faaliyetlerine başlamış durumda. Sirigos da, dini meselelerde de yetki sahibi olan bakanlığının cemevinin faaliyetlerine başlamasına onay verdiğini açıklamıştı.

Doğan Bermek’in sözkonusu Derbent Cemevi kurucusu Mümin Pireli ve Eşi Fatma Pireli ile Youtube söyleşisini mutlaka izleminizi öneririm. Tıpkı Türkiye’de olduğu gibi Yunanistan’da da Alevilerin gizlice ibadet etmek zorunda kaldıklarını anlatıyor Pireliler. 2019’da başladıkları çalışmaları ile sonunda Atina’nın da Cemevi’ni tanımak noktasına geldiği açıklayan Mümin Pireli ve Fatma Pireli Yunanistan’da çok sayıda “gayrıresmi” Cemevinin son 20 yılda ortaya çıkmaya başladığını ancak Büyük Derbent’in resmen tanınmasının önemli bir aşama olduğunu ifade ediyorlar.

Benzer süreçleri çok daha büyük sayılarda ve daha karmaşık bir halde Bulgaristan Alevilerinin de yaşadığını kısaca not edelim. Tuna’dan Meriç’e, Adriyatik’ten Karadeniz’e tüm Balkan sahasındaki Bektaşi tekkelerinin başta Nakşiler olmak üzere Sünni tarikat ve vakıfların denetimine verilmesinde Ankara’nın müdahaleleri olduğunu ve bu eğilimin son yıllarda yavaş da olsa değişme eğiliminde olduğunu kaydedelim.

Ankara’nın sadece kendi vatandaşlarına değil yurtdışındaki Türklere ve Müslümanlara da ayrımcılıkla yaklaşması “dış müdahale” söylemiyle bastırılmaya çalışılıyor.

Nitekim yurtdışındaki Alevi Türklerin Cem Evlerinin tanınmasını büyük bir sevinçle karşılaması gereken Türkiye Dışişleri ise bu konuyu “Yunan Oyunu” olarak adlandırdı.

TEPKİLER: AKP VE MHP’NİN RESMİ SÖZCÜLERİ!

Dışişleri’nin, AKP ve MHP sözcülerinin sözlerini aynen yansıtan Yurtdışındaki “kardeş” örgütlenmeler de Cem Evlerinden rahatsızlık dile getirdiler: Batı Trakya Türk Azınlığı Danışma Kurulunca (BTTADK) yayımlanan duyuruda, Dendias’ın, Ankara ziyareti sırasında Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile olan görüşmenin ardından düzenlenen basın toplantısında dile getirdiği Batı Trakya azınlığıyla ilgili ifadelerin kabul edilemez olduğu vurgulandı.

Anadolu Ajansının haberine göre BTTDD Başkanı Necmettin Hüseyin imzası ile yayımlanan açıklamada şunlar kaydedildi: “Küstahça söylemler, dostane ilişkilerin kurulmasını engeller. Bu tutum akıl tutulmasının en somut örneğidir. Kendisine cevabımız nettir. Batı Trakya’da yaşayan azınlık Türk’tür ve Türk olarak yaşamaya da devam edecektir.” Keza Avrupa Batı Trakya Türkleri Federasyonu (ABTTF) Başkanı Halit Habipoğlu da yaptığı yazılı açıklamada, Yunan Dışişleri Bakanı’nın Ankara ziyareti sırasında Batı Trakya Azınlığı’nın Türk kimliğini inkar ederek en temel insan hakkını hiçe saydığını kaydetti.

Kuru gürültü ile geçiştirilen bir ayrımcılık vesikası. Alevi Türklere Alevi Türk demek, Pomak Müslümana’a nihayet Pomak Müslüman demek Müslüman Çingene diye bir topluluğun varlığını kabul etmek iddia edildiği gibi “Türk kimliğini inkar” değil tam tersine 100 yıldır Türkiye ile birlikte sürdürülen asimilasyon politikasından dönmek ve Türkleri, Pomakları ve Çingeneleri tanımak, bunlar içinde farklı mezheplere mensup olanların özgürce ibadet haklarını kabul etmektir.

Çavuşoğlu ve çevresi, MHP’li dışişleri yazarları Aleviliği ayrı bir din olarak tanıyor ve Türk toplumunu bölmeye çalışıyorlar” diye propaganda ederlerken aslında bir kez daha bin kez yaptıkları gibi Türkiye’de farklı kimliklerin eşit yurttaşlar olarak kabul etmeyeceklerini beyan ediyorlar.

Bu içe dönük baskı ve ayrımcılık dışişleri bakanlığınca ifade edildiğinde sanıyorlar ki halkımız bunu bir “milli mesele” olarak karşılarındakini de “dış mihrak” olarak kodlayacak. O günler çoktan geride kaldı sayın Bakan. Türkiye toplumu içeride ve dışarıdaki ayrımcılığı görecek olgunlukta bir toplumdur. Farklılıkları tanımayı zayıflık değil, kardeşçe varlığa duyulan saygıdan gelecek bir güçlenme olarak gören gençler bu ülkede çoğunluktur. Yunanistan Türk toplumu da mezhepçi sözcülerinden kurtulacak adımları atacaktır elbette.

*Daha önce okumayanlar için Türkiye ile Avrupa arasında yurtdışındaki Türk ve Müslüman topluluklar üzerinden yürüyen tartışmayı konu alan ve BirGün’de yayımlanan 16 Aralık 2020 tarihli “Avrupa’daki bozkurt/MHP yasağı ile AKP’ye verilen mesaj!” başlıklı yazıma göz atmanızı öneririm.

Neden BirGün?

Bağımsız bir gazete olarak amacımız, insanlara hakikati ulaştırarak ülkede gerçek bir demokrasi ve özgürlük ortamının yeşermesine katkı sunmak. Bu nedenle abonelikten elde ettiğimiz geliri, daha iyi bir gazeteciliği hayata geçirmek, okurlarımızın daha nitelikli ve güvenilir bir zemin üzerinden bilgiyle buluşmasını sağlamak için kullanıyoruz. Çünkü banka hesabını şişirmek zorunda olduğumuz bir patronumuz yok; iyi ki de yok.

Bundan sonra da yolumuza aynı sorumluluk bilinciyle devam edeceğiz.

Bu yolculukta bize katılmak ve bir gün habersiz kalmamak için
Bugün BirGün’e Abone Ol.

BirGün; seninle güçlü, seninle özgür!

BirGün’e Destek Ol

Giriş Yap

Gerçekçi Haber ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!